Tenini, gözlerini, ellerini, dokunduğun her yeri milim milim unutmamak adına yazılan hisler.
Hisler diyorum,
Çünkü- Bir yazı deyip geçemezsin onlara,
Baştan aşağıya kadar kırgınlık kokar.
Yaptıkların, yapacakların arasında aklında kalmayacak birşey olacak.
Belki de en çok derinden bu yakacak seni.
Hiç düşünmemişsin ama,
Sesini unutacaksın.
Saatlerce konuşmasından sıkılmadığın,
O sana serenatlar yaptığı eşsiz sesini.
Sonra- Aylar geçecek,Sesini duyduğunda çocukluğundaki mutluluğuna ulaşmana sebebiyet sunacak bir telefon gelecek.
Bunun sebebi ise kalbinin hatırlamak istediğini yeniden ezberlemesi olacak.
Sık canını.
Canının sıkıntısı geçtiğinde o geri gelecek.
Acı çekmediğinden bahsetme bana,
O da yalan.
Önce çevreni, sonra kendini kandıracaksın.
Daha çok- Kendini kandırmaya çalışacaksın.
Unutma,
Daha yeni başlıyoruz.
Sen ne hislerini kağıda döküp, ne hislerini yakacasın.Ne kelimeler kuracaksın, ne kelimeler tüketeceksin.Kendi ateşini söndürdükten sonra, kim bilir hangi anılarını yakacaksın.Böyle birşey unutmak istememek-
''Son kez''ler bu sebepten ölümsüzdür.
Ölümler bu sebepten ötürü güzellerdir.
Bitmezler, hiç bir zaman geçmezler.
Aslında işin aslı-
İnadına biterler, bazen hatta inadına giderler.
Bu yüzden üzülmemen gerektiğini öğrenmek gerekecek.
Üzülme diyecek onlarca laf kalabağı sana, üzüleceksin.
Benim bahsim ise, üzülmen gerektiği.
Sen yine üzül.
Giden geri gelir, ezberlediği yolları hatırından silmediği süreçte.
Acı olsada, şairlik duygularını açığa vuran acılarının daha başı bu.
Ne şiirler yazakcasın, ne hikayeler, ne hislerini kaleme alacaksın.
Hepsi onu unutmamak için olucak.
Sadece tek emin olacağın bu olsun.
Üz kendini, üzme de demiyorum.
Üz ki gittiği günü, geldiği günde ona hatırlatmayı unutma.