Bundan dolayı ısınamayacağı insanları bulmuştu hep.
İstemsizce hayatına sokmuştu-
Ya da onlar, gözlerini kapatıp -hep varmışlarcasına- girmişlerdi O'nun hayatına.
Hayatına sonradan dahil ettiği buz adamlarla ısındırmak istemişti hayatını.
Bir parça dahi olsa, soğuk ellerini ısıtmak,
Kalbinin donmuş bütün damarlarını yeniden harekete geçirmek,
Biraz nefes almak...
''Gitmek'' kavramını daha bilmiyordu oysa.
Daha çoçuktu ne de olsa.
-Kalıcılık- kavramına göz yumarcasına,
Sonraları aradığı herşeyin negatif olduğunu gördü insanlarda.
Isınmaya çalıştığı insanların;
Kalplerindeki damar tıkanıklarını gördü, akciğerlerinin yanmış kapkara hâlini...
Onların sevemeyeceklerini gördü.
Profesör bir doktor misali ezberlerdi kalplerinin şekilllerini-
Bütün damar yollarıyla birlikte.
O aslında biraz sevmek istedi.
Ama nerden bilebilirdi?
Isınmaya çalıştığı insanların bir gün buz tutabileceğini,
Aslında en zararsız hâlleri o olacağı hâlde, organlarının işlevsiz kılınarak O'nu ölüme götüreceğini?
Sonraları rengarenk aradığı herşeyin, negatif renklerini gördü insanlarda.
Soğuk, taze ölülerle dolmuş bir morg odası misali.
Isınmaya çalıştığı insanlar bir bir buz tutmuş,
Sanki ruhları büyük okyanusun arasında usulca kaybolmuş gibi...
Peki ya,
Senin düşünmediğin kısım?
Şu -düşünemediğin- olaylar sonrası?
Bilmek istediklerinin tümü şu;
O çocuğu büyüdüğünde göremedin. İçinde yoktan var ederek yaktığı bütün ateşler söndü, etkensiz bir biçimde; heterojen bir şekilde.
Bu çocuk;
Yaktığı ateşleri söndürmeyi başardı,
Bu çocuk;
YanıtlaSilÖzledi,
Melodilerini dinlediği birini, en derinden..
Bu kelebek renklerini soldurdu,
YanıtlaSilMelodilerinin sesini kıstı içindeki en derin yerlerden.