16 Eyl 2012

Recordar*

Ezberlemek güzeldir.
Bir şiiri, bir romanı, bir satırı beyninin odacıklarındaki her hangi bir duvara kazımak..
Anımsamak istediğinde ezberlediklerini deliler gibi her odada aramak..

Bu yüzden sende yapabileceğinin en iyisini yapmayı deneyerek;
Gidişini ezberle.

kurduğu cümleler arasında kızgınlıklarında kaybolurken,
Sen ise dudaklarında kaybolmayı dene.
Anlattıklarını sorarsa hatırlayama sonra,
Dudaklarının arasından kelimeler döküldüğünde bile nasıl güzel olduğunu anlatamayacağını ifade et ona.
Ve bütün kavga bittiğinde gözlerini kapat..

Gidişini ara kapıdan her girdiğin anda.
Kendinden nefret et ellerinin arasındayken, onu su misali avuçlarının arasından kaybederken bulduğun için kendinden.

Yattığı yatağı incele son defa.
Sûlietini bulduğun yerde dokunmaya kalkıştığında ellerinin ulaşamadığını fark et ona.

Ulaşamadığın yerde, dokunmaya kalktığında kokusunu hisset derinden.
Sanki son defa gittiğinde özlersin diye bir tutam kendini bırakmış gibi duruyor.
Öyle değil mi?

Anlık terk edilişlere hazırlıklı olmadığın için bahanelerle kendini avuturken,
Her gece kafasını koyduğu yastığa sımsıkı sarılırken bul kendini;
Deliler gibi ağla. Rimelin aksın usulca göz pınarlarından, yüzünde kaybolsun yıllarca sana belli etmeden olmuşmuş çizgilerin.. Gözlerin şişerken etrafı göremediğini fark et. Etrafı göremeyecek kadar ağla, gözlerinin önünde bir çeşit duvar bırak.. Belirginleştirmek istemezken hiç bir şeyi, anıları yeniden canlandır.


Elini ilk tutuşunu gör bir film şeridi hâlinde, sonra burnuna ufak bir buse kondurduğunu hisset. 
Birden gökyüzünün gürlediğini, yağmur bastıracağını hisset.
Sırılsıklam ıslanırken koştuğumuzu getir gözlerinde oluşturduğun film perdesinin önüne.
Attığınız kahkahaların kulaklarında çınlamasına izin ver..


Gözlerini daha da sık görmemek için, derin bir nefes al.
En büyük hatanı yaparken kendini serbest bırak ölüme bir adım kalmış gibi.
Yastığa sinmiş kokusunu bul, dokunmak isterken ağla..

Hafızana iyi kazıdığını sanardın ya oysa sen hep her anını.
O eşsiz gülüşünü, gözlerinin çizgilerini, kirpiklerinin aceleci dizilişlerini..

Son defa görebileceğini bilseydin eğer daha iyi mi ezberleyeceğini düşünürdün yüzünü.
Bilseydin eğer, canın acımaz mıydı?

Görüşlerine bir farklılık katayım.
Anlık terk edilişlere hazır değildir hiç kimse.
Ne günlerini geçirdiğiniz 4 duvar bir oda, ne bir yatak, ne de o her gece kokusunu sindirdiği o yastık
Ve en kötüsü SEN bile.

Şimdi,
Söylenilen her şeyi unut,
Kafanı yastığa koy-
Ağlamaya devam et.

Sana bıraktığı tek mirası olan kokusuda sen içine çektikçe tükenecek.
İşte o zaman ağlamayı kesmeyi öğreneceksin..
Bu yüzden ağlama demiyorum.


Ağla..
Hatta düşünmek istediğinde hiç bir şeyi netleştiremeyecek kadar..


Ağla.

Çünkü bunların hepsi insan oğlunun yapısına uymayan ufak bir şaka.







7 yorum:

  1. bu kadar içten olmaması gerekli aslında senin iyiliğin için. yaraların çok derinden.

    YanıtlaSil
  2. Absolument merveilleux!Félicitations!

    YanıtlaSil
  3. İki farklı anonim pekiala. Teşekkür ederim görüşleriniz için.

    Nous vous remercions de vos commentaires.

    YanıtlaSil
  4. 1 günlük ömrü olan kelebek yara dinler mi hiç? :)

    YanıtlaSil
  5. ''1 günlük ömürü olan kelebek'' aslında hepimizden daha çok yara alır. Ne de olsa bizim hayatımızın toplamını milyonlara katladığında kanatları kırılır.

    YanıtlaSil
  6. Geri döndüğüne sevindim

    YanıtlaSil
  7. :) Teşekkür ederim sevgili anonim.

    YanıtlaSil