21 Haz 2012

Düşündüğün kadar yorgun musun?


    • Hayatta herkesten, herşeyden cok değer verdiğin bir insan düşün. 

      Hiç karşılık beklemeden, sevdiğin bir insan...

      Aynı zamanda o insanın; Hayatından seni yok etmek isteyen kişiyle aynı olduğunuda hayal et.

      Neşeli günlerin adına; Trip olarak nitelendirilen şirinlikler yapmaya bile hakkın olmadığını düşün

      Bunların arasında kırgınlıklarından oluşan bir dilek ağacı düşün.
      -Hepsinde ayrı bir hüzün, ayrı bir istek, ayrı bir geri dönüş, edilen yeminlere en büyük tövbe...-

      Yorgun olduğunu hisset. 
      Bütün iliklerine kadar, hemde; en acı şekilde.

      Bütün kelimelerinin içinde hep ''O seviyor'' mu vardı?
      Ne yaparsan yap, O'na değer olduğunu mu düşünüyordun?
      Peki ya;
      O'na hiç ayrılık konuşması yapmayı düşündün mü...

      Cevabını belki kendi ağzından duymak istemezsin.
      Ben söyleyeyim...
      Cevabı; ''Hayır.''

      Ama, sen inkar etmek adına her seferinde susarsın. 
      Çünkü; istediğin cevap, o değidir.
      Ve yine bir çünkü daha, sen ondan ayrılmayı -aslında- hiç istememişsindir.
      -Aklının ucundan bile geçmemiştir hatta...-

      Şimdi geriye doğru bir göz at...
      Şimdiyle,  bu zaman arasında dibini göremeyeceğin kadar uçuk derecede uçurumlar var olmadığını sanabilir,
      O'nu hâlâ en değerlin olarak sayabilir, hatta öyle de kalabileceğini umabilirsin...

      Artık.
      Geçmiş zamanla, şimdiki zaman arasında uçurumlar var.
      Çok fark var artık.
      Ne kadar kalbindeki taşları eritip, lava çevirsen de; dolamayacak kadar bir uçurum...

      Bu daha çok,
      Sen gibi.
      Benim sende yer edemem gibi.
      Bir aldanışı daha kaldırmaya kuvvet bulamamak gibi.
      İsminin yanında, başka bir ismi görmeye cesaret bulamadığım gibi şeyler.

      Vicdanını biraz rahatlatmak istersen yalanlara gerek yok.

      Benim çabaladığım yerlerde, sen ufak fakat tökezlemeni sağlayacak taşlara bilerek basarcasına durdun.
      Peki ya,
      Hiç mi düşünmedin...
      Sen koşmak istediğinde, kalbimde yarattığın kırıkları bir bir yere dökerek bunların koşmamı -istemsiz olarak- engelleyeceğini bilemediğini?

      Ufak tefek saçmalıklara gözlerini karartabilseydin eğer,
      Yıllardır kullanılan bir perdenin ipliklerinin bir bir sökülmesi
      Ve,
      Bir daha her ne kadar birleştirirsen birleştir yeni imalat ipliklerin o yıllanmış perdeyi eski değerinde tutamayacağı gibi;
      Bizimde eski değerimizi her kayboluşta eski değeri kadar bulamacağını bilemedin değil mi?

      İnan ki; Benim gitmem en iyisiydi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder