14 Haz 2012

Sadece-



Hayatında -bazen- istemediği halde değişiklikler olmuştu. 
Adını hatırlamak yerine defalarca kusmak istiyordu, bunun adına defalarca içip, saatlerce gözlerin şişene kadar ağlamayı tercih etmişti.
Çünkü en kolayı buydu…

Etraftaki insanların yarattığı kuru laf kalabalığından kulağına gelen cümlelerin her kelimesi mantıksızdı O’nun için… O’na mantıklı gelirken, diğerlerine mantıksız gelen tek şey vardı. Fakat ona göre her kurulan fikirden en mantıklısı oydu.

Yani aslında, elinden gelen sadece oydu. Başka birşey yapamazdı,
  • -Çünkü- yalnız başınaydı.
Bazen öğrendiklerini bir gecede bırakırsın. Hepsini arkanda bırakabilir, kendini hafiflemiş sayabilirsin. Unuttuğun ufak tefek şeylerden biri ise; 80 küsür yaşlarında bir insanın yeniden -kimseye muhtaç olmadan- yürümeye çalışması kadar zordur hepsi. Sen bütün bunları isteyebilirsin ama, vücudun kaldıracak kadar güçlü olamaz, her ne kadar çok bunu dilesende.

Hayal gücünün sınırlarını zorlamayı dene. Yanlız, beyninin her hücresini yakmayıda göze alabilecek kadar cesaretli ol.
Çünkü yakmaya cesaret bulamadığın her insan, aslında elinde tuttuğun en boktan içkiden bile daha zarar veriyordur sana. Vücudundaki her hücreye milim milim işliyordur zararı. Silmek istediğinde, silemeyecek kadar; Unutmak istediğinde, arka arkaya sayamayacağın seviyede şişe devirecek kadar.

Çok canın yanabilir, susmak isteyebilirsin…

Ama,
Sakın susma.

Sustukça sadece ezilmeyi göze alabilirsin, insanları unutmak istiyorsan canının yandığı kadar konuşman gerekir.

Eğer konuşamıyorsan, sana zararı dokunan onca şeyi silmek yerine, -kendi hücrelerini yakmayı göze almak istemezken, bunu yapamaya kalkışmışsın- demektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder